Çileli bir yolculuk ve sonunda acılı bir ölüm.Baba, oğul birlikte İmranlı yeniköye akrabasının yanına hayvan ve yiyecek almaya gitmişti. Akrabalarının evinde gecelemiş sabahleyin geri dönmek için yola çıkmışlardı.Gitmeyin hava kötü sonra gidersiniz dedilersede dinletemediler kendilerini artık geri dönüş başlamıştı. Hava kapalıydı kara kış kendini göstermişti.Kızıldağın eteklerinde zor kış şartlarında evine dönerken baba oğul fırtınaya yakalandılar.Yusufun yanında büyük oğlu yunus vardı.Birbirlerini kaybetmemek için sıkı sıkıya tutunmuşlardı.
Hava kararmaya başlamış ,fırtına rüzgar onlara yol vermiyordu, ne olduysa bir ara birbirlerinden ayrı düştüler ve farklı yollara ayrıldılar, baba oğul biribirini kaybetmişti.
Kaybolmuşlardı,bağırıyorlar,seslerini duyurmak istetiyorlar ama kimselere duyuramıyorlardı.Kaybolmuşlardı biribirlerini görmüyorlardı.Oğul yunus kaya uzakatan bir ışık görmüş o yöne giderek bulduğu evin kapısına vurarak sesini duyurmuş ve o köye sığınmış, canını zor kurtarmıştı. Korkulan olmuştu,baba yusuf güçten düşmüş fırtınaya karşı hiç bir şey yapamamıştı.Yunusun dediklerini duyan köylüler ertesi gün ortalık ışınınca aramaya başlamış baba Yusuf kaya'nın cansız bedenine ulaşmıştı.....
Şimdi bu olayı canlı tanığı olan yunus kayadan dinleyelim: